Baharın en güzel 10 rotası

Hürriyetin en iyi 10 listesi Cuma günlerinin severek okuduğum bölümlerindendi.İstedim ki sizinde hoşunuza gidecek bazı en iyi 10 'ları paylaşayım.

İşte baharın en güzel 10 rotası

İlkbahar geldi, doğa canlanmaya başladı. Türkiye ise çiçekleri, yeşilliği, gölleri ve üç tarafindaki deniziyle doğanın farklı tarzdaki birçok güzelliğini içinde barındırıyor.

Bu güzellikleri bir an önce yaşamak, bu değişime şahit olmak, doğa içinde yürüyerek, otomobille ya da tekneyle vakit geçirmek isteyenler için gezgin, fotoğrafçi ve turizmcilerden oluşan jürimize, baharin en güzel 10 rotasini sorduk. Haydi şapkalarınızı, yürüyüş ayakkabılarınızı ve güneş gözlüklerinizi hazirlayin, bahar yolculuğumuz başlıyor:


Antalya Finike kıyısında yer alan ve üzerindeki fenerle daha bir güzel görünen Gelidonya Burnu, bir doğa harikası olduğu kadar, en hırçın dalgaların da mekanı. Derinliklerinde 13. yüzyıl sonlarına ait Gelidonya batığını barındırıyor. Ancak, bugün Taşlık Burnu olarak adlandırılan mevki, baharın tüm güzelliklerini görmeye başlamak için de iyi bir çıkış noktası. Eşsiz deniz manzarası, yemyeşil bir doğa, yürüyüş için çok güzel bir atmosfer sunuyor. Jüri üyelerimizden Kadir Kır, Kumluca’ya gelmeden varacağınız Karaöz Beldesi’nden orman yoluna girmenizi öneriyor. Böylece baharın farklı çiçeklerini görecek, hem de yolun sonunda Gelidonya Feneri ve adaların manzarasına hayran kalacaksınız.


Hasan Daği volkanindan püsküren lavlarin soğumasiyla oluşan çatlaklar ve çökmelerle meydana gelen Ihlara Vadisi, 14 kilometre uzunluğunda ve yüksekliği yer yer 110 metreye ulaşan bir kanyon. Kayalara oyulmuş mezar ve kiliseleri seyrede seyrede dolaşirken Kapadokya’ya has büyüyü hissedeceksiniz. Önce Selime’ye, oradan da Kapadokya’ya ulaşabileceğiniz vadi, her ne kadar bu mevsim biraz serin olsa da, barindirdiği farkli bitki çeşitleri ve tarihi mekanlariyla görülmeye değer. Kapadokya’dan balona binmek de ayri bir deneyim. Ihlara Vadisi’ne Nevşehir’den Aksaray’a giderken, Aksaray’a 11 km. kala sola, Güzelyurt yoluna dönerek ulaşmaniz mümkün.
 

Fethiye’den başlayip önce Kaş, daha sonra da Antalya’ya kadar uzanan ve antik Likya kentlerini birbirine bağlayan patikalar zincirinden oluşan Likya Yolu, 1999 yilinda Ingiliz araştirmaci Kate Clow tarafindan hizmete açildi. Fethiye’den başlayip Kayaköy, Ölü Deniz, Tlos, Saklikent, Pinara, Leton, Kalkan, Kaş, Kekova, Demre, Finike, Olimpos ve Faselis’teki bahar güzelliklerini görüp Antalya’da sonlandirabileceğiniz rotanin en büyük özelliği denizin mavisi ve ormanin yeşilinin iç içe olmasi. Özellikle pembe tonlardaki orman güllerine dikkat. Rota, arzuya göre otomobille 4-5 günde ya da tekneyle bir haftada gezilebiliyor.

Urfa’ya bağli bir ilçe Halfeti. Birecik Baraji’nin sulari altinda artik ama hálá çok etkileyici. Firat Vadisi’nde ilerlerken, görkemli Rumkale’yi geçince, Savaşan Köyü’nün suyun içinden yükselen minaresini gördüğünüzde, bunun ne anlama geldiğini anlayabilirsiniz. Urfa Birecik’ten başlanan bu rotada size Firat Nehri eşlik edecek. Jüri üyelerimizden Özgür Koç yol boyunca özellikle yali çapkinlarina dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Bu mevsimde Istanbul’a göre daha sicak olan bölgede Firat Nehri kenarindaki çay bahçelerinde mola vererek de doğanin keyfini çikarmak mümkün. Birecik’ten dolmuşla ulaşabileceğiniz Halfeti’den Rumkale’ye tekneyle ulaşabilir, aciktiğinizda teknede balik keyfi yapabilirsiniz.


Bir yaninda Yeşilçay, diğer yaninda Göksu dereleri, yeşilin birçok tonunu içinde barindiran ormanlari ve Karadeniz’e bakan üç kilometrelik kumsaliyla dikkat çeken Ağva, her ne kadar Istanbul’la iç içe olsa da doğalliğindan hálá bir şey kaybetmedi. Ağva’da bisiklet kiralayabilir, farkli bitki türlerini, Karadeniz’e akan çaylari seyrederek koylara ulaşabilirsiniz. Jüri üyemiz Mehmet Kismet’in "dantel" diye adlandirdiği koylarda değişik kivrimli birçok kaya çeşidi var. Ayrica tekne turlariyla Kilim Koyu ve Gelin Kayasi mutlaka gezilmesi gereken yerler.

Antakya’dan Samandaği yönünde yola çikan araçla Batayas Köyü ayrimindan sağa dönün. Narenciye bahçeleri arasindan geçerek Hidirbey Köyü’ne ulaşin. Köy meydanindaki 650 yillik çinar ağacinin altinda çay molasi verin. Adi Hidirbey Çinari. Gövdesi öyle büyük ki, bir dönem içi kahvehane ve berber dükkani olarak kullanilmiş. Daha sonra, jüri üyemiz Haşim Ağca’nin önerisini dikkate alarak bir kilavuzla yola çikin. Rotada Musa Daği’nin eteklerine siğinmiş, Türkiye’nin tek Ermeni köyü olan Vakifli da var. Vakifli’nin bir özelliği de organik narenciye ürünleriyle Türkiye’ye 1 milyon Euro ihracat geliri kazandirmasi. Her mevsim gezilebilen bölgede yediverenler gibi, hálá portakal veren ağaçlar görebilirsiniz.  

Yıldırım Güngör’ün "gökyüzüne uzanan sihirli merdivenler dünyasi" olarak nitelediği Narman, nami diğer Kizil Kanyon, Erzurum-Artvin yolu üzerinde yer aliyor. Türkiye’nin bir başka Kapadokya’si. Peribacalarina benzer oluşumlari var. Insan boyunu kat kat aşiyor ve gün batarken kanyona adinin hakkini veren bir renk katiyorlar. Narman-Pasinler karayolunun 12. kilometresinde kendini göstermeye başlayan kirmizi peribacalarinin en iyi gözlendiği yer ise Yoldere Köyü. Buradaki vadi içinde yapilacak
iki saatlik yürüyüş, doğa severlere farkli bir görsel şölen sunuyor.(Erzurum)


Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlarken Avrupa ve Anadolu yakalarini birbirinden ayiran Istanbul Boğazi, özellikle bahar mevsiminde açan erguvan ve mor salkimlariyla daha güzel. 30 kilometrelik doğa harikasi hem sahilde yürüyerek, hem tekneyle gezerek, hem de otomobille yedi tepesi dolaşilarak gezilebilir. Ve yapacak öyle çok şey var ki; Rumelihisari’nda kahvalti, Kanlica’da yoğurt, Beylerbeyi’nde çay, Ortaköy’de akşam içkisi ve dilediğiniz herhangi bir durakta balık-rakı...


Manavgat Akseki yolundan ulaşilan Murtiçi Kanyonu’ndan başlayan rota 1800 metreye kadar ulaşiyor. Jüri üyemiz Faruk Akbaş, "Lokal endemik çiçeklerin bulunduğu yolda birbirinden ilginç orkideler yalnizca bu yolun yolculari içindir" diyor. Gembos yaylasinin kardelenleri ve düğün çiçekleri ise baharin geldiğini gösteriyor. Yolun sonunda varilan Konya ili sinirindaki Behşehir Gölü ve Leylekler Vadisi ise su kuşlari ve nesli tükenmekte olan kara leyleklerini görmek için ideal.


Rotanın ilk durağı olan Istanbul’a bağlı Polonezköy temiz, ferah ve rahatlatici havasi, doğal güzellikleri ve özellikle kiraziyla taninir. Istanbul’un yanibaşindaki Polonya’da çok güzel mekanlar ve yemekler de bulabilirsiniz. Cumhuriyet Köyü Polonezköy’den yaklaşik 10 km. ileride. Kir lokantalari, piknik alanlariyla insana bahari müjdeliyor. Bu güzergahta ağaçlar içinde çok güzel oteller, "kendin pişir kendin ye" mekanlari, yürüyüş yollari, at binmeyi sevenler için çiftlikler, ormanlar yer aliyor. Yolculuğunuz sirasinda yeşilin her tonunu görebilir ve kestane, ihlamur ağaçlarinin ön planda olduğu Sakliköy’e doğru ilerleyebilirsiniz. Balik tutmayi sevenler için de uygun bir yer.

Eh bir kaç öneri de benden ;
1-Alaçatı Pazarı:Cumartesi günleri Alaçatı da kurulan pazar bahar mevsiminde her türlü ot ve yeşilliği bulabileceğiniz muhteşem bir gastronomik cennete dönüşür.Egeye has otları bulabileceğiniz pazarda keyifle gezeceksiniz.Ayrıca yaz mevsimindeki kalabalığından ayrı keyfini çıkarabileceğiniz,sokaklarda çocuklarla top peşinde koşabileceğiniz,fotoğraf çekebileceğiniz çok keyifli bir gezi olacaktır.Tabi ki gitmişken Şevkide kumru emeyi ihmal etmiyorsunuz.








2-Her mevsim tabiki Şirince

3-Kemalpaşanın içinden yukarıya doğru çıkıyor ve Yukarıkızlca köyüne varıyorsunuz.Meydanda ki kasaptan aldığınız köfteyi pişirtiyor yanına 1 litrelik şişelerde ayranları alıyorsunuz.Yukarıda ki piknik alanında gelinciklerin içinde yiyorsunuz.(amma çok yukarı oldu ya)









4-Çandarlı-Denizköy-Dikili-Bergama -Ayvalık
Her mevsimde şiddetle tavsiye edilir.Dikili de sabah kahvaltısını yapın ve Metin Abinin tostunu yiyin,Sonra öğlene Bergama da palanın yerinde yumuşacık et ve köftesini tadın,Ayvalıkta gezin ve mutlaka lor tatlısı yeyin.Eh gastronomik tur olacak hem ruhunuz hem mideniz doysun.

Yorumlar

Popüler Yayınlar