14 Şubat,80'lerde büyüyen kadınlar ve Türk Filmleri üzerine

Başlıktan zaten tez araştırma konusu gibi oldu ya neyse...
Bir kaç gündür ortamdaki kalpler balonlar kargaşasına ruhumun Türk Filmleri sapkınlığı katıldı.Şahsen sevgililer gününe inananlardan değilim ama sadece sevgili anlamında değil de tüm sevgi-li lerimize onları söylemek için bir gün olmasına pek itirazım yok.Anneler günü gibi bence.Seviyorum demenin özendirildiği bir gün.Ne güzel işte günümüz dünyasında.
Seviyorum demek....Bizim kuşağın handikaplarından biri.
Düşünsenize 80'lerde bu ülkede büyüyen biz garibanlar Türk Filmleriyle büyüdük.
Türk filmlerinde öncelikle mutlu son için eziyet şart.Kadın çekicek sürünecek,adam sürünecek filmin son 5 saniyesinde kavuşacaklar.Bu arada tarafların birbine sevdiklerine itiraf edebilmeleri de yıllar sürer.Yani bizim küçücük beyinlerimize nakşedilen ilk izler.Aşk dediğin zor iştir,sevdiğini söylemicen söylersen kıymet bilinmez,ha söyledin o zaman kesin bir terslik çıkar mutlu son en erken mezarda olur.Hayır geçen gün izliyorum film adında falsolu zaten "Ateşli Çingene" kendisi benim en sevdiğim Türkan Sultan filmlerinden biri olur.Esas kadın Türkan Sultan esas oğlan Ediz Hun'u sever çocukta bunu sever ama dünyayı gariban Ediz Hun'a dar eder...Nitekim hikaye mutlu sonla biter de iki tarafta iyice sürününce...
Yani bizim kuşağın sevda falsosunun ilk temelleri bence bunlarla atılıyor.Sonra da eğer Lise-Üniversite çağlarında bir şekilde başımız bağlanmadıysa hepimiz çocuk yapamıycam ama kariyer kesin diyeek kendimizi cam binaların huzurlu serinliğine emanet ediyoruz.Yani aslında bizim filmlerimizin kötü adamları camdan binalar ...Kendi kariyerlerimiz...



Anlayacağınız 14 Şubat bahane mesele şöyle dolu ağızla bir seni seviyorum diyebilmek....
Yüreğinizin pası bir silinirse...Çok katlı camdan binalardan kafeslerimizden uçarız belki...

Yorumlar

Popüler Yayınlar