AVRUPA’DA GEZMEK İLK DURAK MİDİLLİ




Bu yaz şeytanın bacağını Yunanistan konsolosluğu ve Serap sayesinde kırınca rotayı biraz daha Batı’ya çevirdim.Eh başlamışken geçen geziden de hatırladıklarımı yazayım dedim ve ortaya bu dizi çıktı.Umarım diğer ülkelerle de devam eder.

MİDİLLİ
Vizeyi Yunanistan’dan alınca tabi ki ilk çıkış noktam yaz gecelerinde ışıklarını seyrettiğim,arabaların farları görülecek kadar yakın ve bir o kadar da uzak Midilli oldu.Dikili üzerinden seferler iptal edildiğinden Midilli’ye Ayvalık üzerinden gittim.
Şehre yaklaşırken sizi iki görkemli yapı karşılıyor biri Midilli Kalesi ,
diğeri de Agios Therapontas Kilisesi . İki bina da şehre çok güzel bir siluet sağlıyor.


































Adaya çıktığınızda kendinizi pek bir Avrupa ülkesinde gibi hissettiğiniz söylenemez .Öncelikle geziyle ilgili ipuçlarını da yazının içinde vermek istedim.Midilli için en önemli ipucu motor yanaşırken güvertede ve önde olmanız gerekliliği.Yoksa o daracık gümrükte bir saat bekler çıldırırsınız.Hele bir de yoğun bir döneme denk geldiyseniz yandınız .Ben gitmeden önce internette yaptığım araştırmada bunu görmüş ve dikkate almıştım Allahtan ki limana ilk inenlerden oldum Gerçi bütün günü şehirde geçireceğim için koşmama gerekte olmayabilirdi ama beklemeyi hiç sevmem.Limanda indiğiniz de eğer denize girmek isterseniz sağa dönmeniz yeterli.Şehir de oldukça güzel ve kalabalık bir halk plajı var.Bu plajın adı Tsamakia ve rahat rahat denize girilebilecek güzel bir yer.

Neyse ben buraya denize girmeye gelmedim modu ile yönümü şehir merkezine çevirdim.Malum saat 13:00-18:00 arası siesta saati ve büyük marketler dışında heryer kapalı olacak.Bu yüzden tavsiyem benim gibi sizde kendinizi limanın sol yanından başlayan çarşıya atmanız.

Çarşı da yerel peynirler,etler vs satan şarküterilerin yanısıra bir çok tekstil mağazası da var.Fiyatlar genelde Türkiye’ye göre pahalı .Buradan hediyelik eşya almayı planlıyorsanız onların fiyatlarını da çok düşük beklemeyin.
Ben çarşıda biraz amaçsız amaçsız dolaştıktan sonra kendimi taş kahveye attım.(Gerçek adı Panellinion Pastanesi)Ayvalık’taki adaşından oldukça farklı bir mekan burası.İnsanın saatlerce oturup kafasını dinlemesi mümkün.Yerli halk gördüğüm kadarıyla böyle yapıyor.Ben de onlara katılıp kahvemin ve buz gibi suyumun tadını çıkardım.Garsonlar genç kızlar genelde ve İngilizce biliyorlar.Hoş kahve deyince herkes aynı şeyi anlıyor ama tek ölçü var şekerli veya şekersiz.Ortadan anlamadılar mesela.

Kahvemi ve kitabımı alıp ilk molamı vermiş oldum.

 Kendimi şarj ettikten sonra resmen yollara vurdum.Ben şehirleri kaybolarak keşfedenlerdenim ve şimdiye kadar hiç haksız çıkmadım şükür.Bu sayede görülmesi gereken her yeri gördüm sanırım.
Çarşıdan çıkınca hemen sağda,gemiden siluetine hayran kaldığım Agios Therapontas Kilisesini geziyorum. Kilisenin hemen karşısında bir müzeside mevcut ve kalimera diye dalınca 2. Cümleye kadar turist olduğunu anlamayan rahipler size Yunanca dert anlatmaya çalışıyor.İngilizce pek olmasa da tarzanca anlaşıyoruz.



Kilisenin hemen karşısında tarihi lise binası var.Burası aynı zamanda nadir el yazmalarını bu lisede görebilirsiniz.Ben göremesem de. Bunlar dışından Teofilos Müzes(Teofilos tarafından yapılmış 86 tablonun evsahibidir),Modern Sanat Müzesi Elefteriadis Teriade Kütüphanesi, Matisse, Miro, Picasso, Tsarouchis ve daha birçokünlü ressamın tablolarının yanı sıra, olağanüstü Büyük Kitaplara da ev sahipliği yapıyor
Şehrin kuzey bölgesinde, Osmanlı döneminde inşa edilmiş abidelerin kalıntıları bulunur. 1825 de inşa edilmiş Yeni Cami ve şimdi sergi salonuna çevrilmiş Çarşı Hamamı benim şans eseri bulduğum yerler oldu aslında.Çarşıdan liseyi arkanıza alıp dümdüz yürürseniz sağda harap haldeki yeni Camiyi ve Kaleyi buluyorsunuz zaten.Ben buradan rotayı tepelere çevirdim ve her sokakta keyifli bir görüntüyle karşılaştım.


Eh bundan sonrasını fotoğraflar anlatsın ben susayım.
Ama önce
-Şehirde yemek ucuz .Hele alkol bize göre çok ucuz.Benim tavsiyem alacaklarınızı adadaki süpermarketlerden alın.En büyüklerinden biri soldaki büyük limanın hemen karşısındaki sokakta.Çok uygun fiyata peynirler ,şarküteri ve deniz ürünleri ,tabi ki alkol alabilirsiniz.
-Siestayı sakın unutmayın.
-Şehirde mutlaka akşam kalıp o limanın akşam manzarasının keyfini çıkartın ben bir daha ki sefer yapacağım.
-Feribota son dakika gelmeyin turdan dönenler yüzünden kapıda çok oyalanıyorsunuz.
-Ve kaybolun.Avuçiçi kadar şehir tüm yollar limana çıkıyor zaten.





















Yorumlar

Popüler Yayınlar