RAKI BARDAĞINDA İÇİLİR-Feridun Nadir

 
Sabah sabah hayırdır diyeceksiniz biliyorum ama yazının müsebbimi gazete okumaya başlamak ve oradan oraya derken Feridun Nadir'in yazdıklarında duraklamak.
Bakın ne demiş üstat:
Yıllar önce Ankara’da köfteci bir ağabeyimiz vardı. Esat abi. Asıl adı neydi hiç birimiz bilmezdik. Seyyar köftecisi Esat caddesinde olduğu için Esat abi derdik. Geceleri açtığı köfte tezgâhının üzerinde çay bardağında rakısı dururdu sürekli. O emsalsiz Ankara soğuğunda sıcak rakı içerdi. Rakısına karbonat katarak içen ve bu şekilde yapınca hem tadının güzelleştiğini hem de midesine zararı olmadığını iddia eden Yehova Şahidi ağabeyim rahmetli Ercüment Bey’den sonra en acayip rakıcı tanıdığımdı. 
“Rakı bardağında içilir” derdi Esat abi. “E abi, bu çay bardağı ama” deyince de bildiğimiz rakı bardağı için “O da limonata bardağı” derdi. Ve uzun uzun anlatırdı. Efendim eskiden bu rakı bardakları küçücükmüş. Buz yokmuş, soğutmak sorunmuş. Çabuk tükenmesi tercih edilirmiş. Sonra buz yayılınca buzun sığabileceği bardaklara geçilmiş. Ama kolaycılığa gidilmiş, yeni bardak icat edilmemiş, limonata bardağı devşirilmiş. Esat abi limonata bardağının çok büyük olduğunu, çay bardağının boy olarak rakıya çok daha fazla yakıştığını düşünürdü ve bir gün ideal rakı bardağını tasarlayacağını söylerdi.
Bugün kullandığımız limonata/rakı bardağı ile benim bir problemim yok. Ama ilk çıktığında epey tepki görmüş. Esat abi yalnız değil yani. Reşat Ekrem Koçu, çok sevdiği Degustasyon lokantasının limonata bardağına geçişini İstanbul Ansiklopedisi’nde protesto etmiş. Ben Rakı Ansiklopedisi’nin yalancısıyım. 
Murat Belge, Tarih Boyunca Yemek Kültürü kitabında yıllar sonra aynı konuda şöyle diyerek Esat ağabeyi kısmen doğrular: “Yazar (Koçu) haklı. Geleneksel rakı içme tarzında bardak değişikti. Şarap kadehine göre daha ince, uzun gövdesi ve kısa bir ayağı olan kadehler kullanılırdı. Bu tür kadeh aslında rakıya su karıştırmadan içenlerin zevkine uygundu. Yanında başka bir bardaktan su içebiliyorlardı. Öyleyse nasıl oldu da Koçu’nun acı bir dille yakındığı yenilik zuhur etti, bunca rakıcı kadehi bırakıp bardağa geçti. Benim yorumum buza bağlı olduğudur. Dolayısıyla klasik bir durumla karşı karşıyayız: Altyapı üstyapıyı değiştiriyor. (...) buzlu rakının ortaya çıkmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Kadehin unutulmasına Reşat Ekrem kadar yerinmiyorum.” 
Türk filmlerinde de gördüğümüz gibi limonata/rakı bardakları, konyak, viski gibi diğer sert alkollü içkiler için de denenmiştir. Fakat -neyse ki- bugün sadece rakı için kullanılmaktadır.
Rakı bardağı deyip de Ümit Deniz’i anmamak olmaz. Ümit Deniz, rakı bardağını elle tutarken elin sıcaklığıyla bardak ısınmasın diye kullandığı “tığ işi bardak kılıfı”nın da mucididir. Tığ işi kılıf, sonra yaygınlıkla kullanılmış, hatta bunu kadınlar kocaları için örmüş ve “eve gitme vakti” için bir hatırlatıcı görevi görmüştür. Ümit Deniz’in ayrıca aspava lafının mucidi olduğunu da ekleyelim. Deniz’in efsane karakteri Murat Davman şerefe yerine aspava diyerek kadeh kaldırırdı. Aspava ne demek diye soranlara da açıklardı: “Allah, saadet, para, aşk versin, amin.”
Elimizdeki bardaklar rakı bardağı evriminin son halkası mıdır bilemem. Orasını burasını şişirmek, yamultmak, şişmanlatmak filan gibi muhtelif yaratıcılıkların tutmadığını söyleyebilirim. Bir tek Yeni Rakı’nın, şişesine benzeterek ve içeri doğru bir minik bombe vererek kattığı zarafetin tutulduğu ortada. 
Neyse ki son yıllarda büyük sanatçılarımız da rakı bardaklarına el attılar. Birkaç yıl önce Behiç Ak’ın lezzetli çizgileriyle Paşabahçe’den çıkan (ve çizgileri azıcık Steinberg hatırlatan) rakı bardaklarını çok beğenmiştim. Şimdi de BirGün gazetesine de epey emeği geçmiş büyük çizer, yazar, belgeselci ve bisiklet adamı Aydan Çelik kardeşimin tasarladığı kadehlerle karşılaştım. Aydan rakıyı çok sever, ama sık içmez. Buna rağmen kendisiyle defalarca rakı içme şerefine nail olduğum için bardaklar konusunda sorgulaması da kolay oldu. “Öyle boş duracağına üzerine bir şeyler çizeyim” demiş. İki tane İstanbul konulu karafaki tasarımına ek olarak 4 set de rakı bardağı tasarlamış. Galata/Hezarfen, İstanbul, Aslan Sütü ve Deniz Kızı Eftalya. Rakı bardağını ayrı su bardağını ayrı tasarlamış olması da güzel olmuş.
Rakı Ansiklopedisi ile birlikte “en güzel rakı hediyeleri” kategorisinde bir numara oldu bile bence. 
Şerefe!
***
Tarihte rakı bardakları
Bülbül çanağı 
“Hay babanın şarap çanağına” diye başlayan tumturuklu küfürdeki çanağın bir küçüğü. Dudak payı hariç 4 cl. hacminde ayaksız kadeh. Ayaklısına bülbül ağzı denir. Kulüp Rakısı etiketinde bülbül ağzı kadehler vardır.
Bülbüli 
Osmanlı’da çeşitli biçimlerde, çeşitli malzemelerden yapılmış, her biri farklı nitelikler taşıyan küçük kadehler grubunun ortak adı.
Bâde kadehi 
Leylekboynu ve tiryaki adıyla da bilinen, 9-10 cl. hacminde, altı kesik konik biçiminde, dibi ağzına göre daha darca olan meşhur kadeh. Konik yapısı sayesinde karlıklara rahat saplanır.
Leylekboynu 
Dibe doğru daralan, bu yüzden karlıklara rahatça saplanan zarif rakı kadehi.
Tek kadehi 
Dudak payı hariç 4 cl. hacminde, gayet zarif görünümlü kadeh. Genellikle kristal olur ve kadehin kenarına çiçek desenleri yapılır.
Yüksük kadehi 
Yudumluk rakı veya likör ikram edilen, soğuk kesme camdan yapılan, 4 cl. hacminde küçük kadeh.
Cur’adan (cur’a-dân, curadan) 
Yaklaşık 3 cl. hacminde, genellikle madeni olan tek yudumluk kadeh. Şarabın tortusu da bu kadehe alınırdı. Ayrıca eski zaman keşhanelerinde cur’adan kadehlerin içinde esrar yakılır, müdavimler duman altı edilirdi.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar